12 Mart 2017 Pazar

kaçıyorum, hiç vicdan azabı olmadan, bagajsız ve özgür bir kalple


ağırlık ve sıkıntı ile belim bükülmüşken,
meyve yüklü gemiler yanaşıyor rıhtıma
dünyanın sonundan geliyorlar
serseri fikirler taşıyarak,
mavi göğe yansıyan seraplarında
bilinmeyen ülkelerin ve
herkesin çıplak olduğu plajlarıyla sonsuz yazların
acı kokusunu getirerek
ben ömrüm boyunca
kuzey göğünden başka gök görmedim
kıyıdan bu griliği
yıkamak temizlemek isterdim

götürün beni dünyanın sonuna
hayal ülkelerine götürün beni, harikalar diyarına
bana öyle geliyor ki acıya
güneşin altında daha kolay katlanılır

barlarda, gün karardığında,
denizci adamlarla kızlardan
ve aşktan bahsederken,
elimizde kadehlerle

algımı kaybederim
düşüncem aniden beni yerimden eder
ve sonra geri bırakır
muhteşem bir yaz sahilinde görürüm aşkı
ve dokunurum önümde deli gibi koşan aşka
ve hayalimin boynuna sarılırım

barlar kapanıp denizci adamlar
gemilerine döndüklerinde
ben rıhtımda devam ederim
sabaha kadar rüya görmeye

götürün beni dünyanın sonuna
hayal ülkelerine götürün beni, harikalar diyarına
bana öyle geliyor ki acıya
güneşin altında daha kolay katlanılır

güzel bir gün, çatırdayan bir takayla
horoz burnundan çıkmak için
çalışırdım kömür madeninde

beni yaşamaktan başka hiçbir şeyin önemli
olmadığı,
aylak kızların insanı titreyen kalbinden büyülediği
ve çiçekten kolyelerle sarhoş ettiği
çocukluk rüyalarıma, uzak adalara
götüren yolu seçerek

kaçıp gideceğim
geçmişimi geride bırakarak, hafif,
yanımda yüküm olmadan,
kalbim özgür ve
bağıra bağıra şarkı söyleyerek…

götürün beni dünyanın sonuna
hayal ülkelerine götürün beni, harikalar diyarına
bana öyle geliyor ki acıya
güneşin altında daha kolay katlanılır

götürün beni dünyanın sonuna 
hayal ülkelerine götürün beni, harikalar diyarına
bana öyle geliyor ki acıya
güneşin altında daha kolay katlanılır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder